yozgat tarihçesi

 

YOZGAT ILI TARIHI
Yozgat; Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Sorgun ilçesi sınırları içerisinde bulunan “Alişar Höyüğü” nde yapılan kazılar neticesinde  5000 sene öncesine ait eserler bulunmuştur.

        Ayrıca, Anadolu’da ilk siyasi birliği gerçekleştiren  Eti’lerin yerleşim merkezlerinden biridir. Merkeze bağlı Büyüknefes, Dambasan ve Gündoğdu köyleri ile Sorgun ilçesi sınırları içerisindeki Kerkenes Kalesi, Boğazlıyan'a bağlı Çalapverdi ve diğer bazı bölgelerimizde yapılan kazılar neticesinde Etiler’in izine rastlanılmıştır.Anadolu’da tarih devrinin başlangıcını  sağlayan Hitit’lerin sınırları içerisinde en kalabalık yerleşim merkezlerinden birisini teşkil ettiği de ortaya çıkarılmıştır. 
        M.Ö. 2000 -1500 yılları arasında kurulan ve merkezi Yozgat sınırları içerisindeki Hattuşaş olan Hitit’lerin hakimiyetinden sonra yöre, M.Ö. 1200’lerde Deniz Hakları istilasının ardından Frig’lerin hakimiyetine girmiştir. M.Ö. 7. yüzyıl  başlarında Kimmer’lerin saldırısına uğramıştır. M.Ö. 6. yüzyılda Lidya Krallığına bağlanarak, müteakiben Pers’ler, M.Ö. 4. yüzyılda da Makedonya’lılar tarafından  ele geçirilmiştir. M.Ö. 3. yüzyılın başlarında güney kesimi kısa bir süre Kapadokya Krallığının hakimiyetinde kalmıştır. Daha sonra, Anadolu’yu istila eden göçebe Kelt kabilelerinden Galat’ların yerleştiği Galatya’nın bir parçası olmuştur. Bu nedenle “ galatların Ata yurdu” olarak da bilinmektedir. M.Ö. 2. yüzyıl başlarında kurulan Galatya Krallığı bir süre Pergamon (Bergama) ve Pontus Krallıklarına bağlı kaldıktan sonra, M.Ö. 85’te Roma’nın korumasına girmiştir. 
        M.S 395’te Roma İmparatorluğu ikiye bölününce Anadolu, Doğu Roma (Bizans)’ın payına  düşmüştür. İslam orduları ve Sasani’ler zaman zaman Bizans elindeki bu bölgeye akınlar yapmış oldukları, ancak  bölgeyi devamlı olarak elerinde tutamamışlardır.

Malazgirt Savaşından Sonraki Devre

        Bozok çevresinde Türk - İslam izleri 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra başlatır. Tahrir  Defterlerinden Oğuz boylarına mensup 24 boydan 21’inin Anadolu’ya geldikleri anlaşılmaktadır. Bu  sayıya Karaevli boyunu da ilave etmek gerekir. Salur, Eymür ve Karkın’lılar Anadolu’nun iskanında birinci  derecede rol oynamışlardır. Kayın, Anadolu’nun fethi ve iskanında, Beydilli ve Bayındır boyları da Anadolu’ya yerleşmede önemli görevler yapmışlardır.   Oğuzlar, göçtükleri yerlere her sosyal birimden insanların yanında, kültür unsurlarını da taşıdılar. Bozok bölgesi, önemli kervan ve ticaret yollarının geçtiği bir yerdi. Emirci Sultan’ın Osmanpaşa Tekkesi köyü, bu yollardan birinin üzerinde bulunuyordu. Zaviye, Kayseri ve Kırşehir’den Amasya’ya giden yol üzerindeki bir konak noktasıydı. Yesevi Şeyhi Emirci Sultan’ın 1204’lerde Bozok’a gelerek, Keçikıran (Osmanpaşa)’a yerleşip irşada başladığı, bu bölgede 16. yüzyılda da “Osmanpaşa Tekkesi” adıyla  bir zaviye kurulduğu anlaşılmaktadır. Salmanlı ve Danışman köyleri, Danişmend’liler zamanından kalma tarihi köylerdir. İlimizde Selçuklu’ların izleri 12. yüzyılından itibaren görülür. Bir ara  Danişmendoğulları’nın nüfusuna giren bu bölgede 1175’den sonra Anadolu Selçukluları’nın eline geçmiştir. 

        1243 Kösedağ Savaşı’ndan sonra İlhanlılar’ın kontrolüne giren bölge Anadolu Selçuklu  Beylikleri döneminde Eretna Beyliği’nin, 1381’den sonra da Kadı Burhaneddin Devletinin  eline geçti. 1398’de Kadı Burhanettin öldürülünce Yıldırım Beyazıd bu bölgeyi aynı tarihte Osmanlı Devleti sınırlarına kattı.  Timur Han 1402 - 1403 senelerinde Yozgat ve çevresini ele geçirdi. Timur Han Anadolu’yu terk ederken, 1256’dan itibaren bu bölgeye yerleşen Karatatarlar’ı Türkistan’a götürmeye karar vererek 1404’de  bunların tamamını zorla alıp götürmüştür. 

YOZGAT VE ÇEVRESİNE YERLEŞEN OĞUZ BOYLARI VE YAŞADIKLARI YERLER

        Karatatarlar’ın Bozok bölgesinden gitmesi sonucunda bölge, Sivas’ın güneyinde ve Kayseri’nin  doğusunda (bilhassa Uzunyayla) yaylaya Dulkadırlı Türkmenleri tarafından iskan edilmiştir. 15. yüzyılda Yozgat ve komşu mahallere yerleşen, Bozok adıyla anılan oymaklar ve yerleştikleri yerler şöyledir:

Kızılkocalu:

        Topluca yaşadıkları yer; Yozgat, Şefaatli, Yerköy ve Musabeyli ile çevrili saha olup,  Elmahacılı, Musa Beglü, Aziz Beglü, Yusuf Abdal, Dokuz, Hasancı gibi  obalarla Topaç, Erkekli ve İğdeli gibi ekinlikler de bu sahanın içinde bulunmaktadır. 1529-1530 yıllarında küçük bir köy olan Yozgat da bu sınırın içindedir. Ayrıca, Baltı Saray, Yassı  Kışla, İğde Kışla, Arık Aşan, Ağça Saz, Dere Kışla, Köse Yusuflu, Ali Şarlu, Sekilü, İsa Hacılu ve Köşler de bu oymağa bağlı olanların yerleşip isim verdikleri yerleşim birimleridir. 

Salmanlu:

         Bu oymak Yozgat’ın batısında bulunan Salmanlı’da yerleşmiştir. 

Ağcalu :

        Bu oymak Karadere’de yaşamaktaydı. Bu bölgede tamamen  Ağcalu’larca doldurulmuş, Aşağı Kanak da bu boya mensup kişilerce iskan edilmiştir. Ayrıca Sokun, Emlak, Karaca Alilü, Hacılar, Hamzalu, Haşer, Çakır ve Gedük’te de Ağcalu obaları bulunmaktadır.

Çiçeklü:

        Bu boy Boğazlıyan çevresinde oturmaktaydı. 

Zakirlü:

        Bu oymak Sorgun civarında yaşamakta ve Yayla Hacılu, Ramazanlu, Orhan Hacılu, Emir Gazili ve daha bir çok obalara ayrılmaktadır.

Mes’udlu: 

        Bölgenin en eski oymaklarındandı. Buna rağmen pek fazla nüfusu olmayan  oymaklardın
meydana gelmiştir.

Ağça Koyunlu:

        Bunların kalabalık bir kısmı Gedük’te bir kısım obaları da Kara Dere’de yaşamaktadır.

Kavurgalu:

        Yozgat’ın doğusunda kendi adını taşıyan Kavurgalı Köyü ve çevresinde yaşamaktadırlar. 

Demircilü:

         En tanınmış obaları, Sarım Beglü olup, Merkeze bağlı Sarımbey bu obanın adını taşımaktadır.

Şam Bayadı:

        Bunlar Bozok’un sınırları içinde bulunan o zamanki ismi Gedük olan Şar Kışla’da (Sivas)
yaşamaktadırlar. Bunlar kış aylarını Halep ve Şam civarında geçirdiklerinden Şam Bayadı adını almıştır.

Söklen:

        Yurtları Yukarı Kanak olup, burada bulunan; Ayrancı, Yağmur Kışlası, Kümbet Kışla, Karaca Üyük, Akarca, Arpalık, Küpeli, Karaevli Kışlası, Dere Yağsın, Alembeg Kışlası, Emirbeg Kışlası, Baraklu, Akbenlü, Çukurviran ve ekinliklerde 1542 - 1543 yıllarında 33 obaya ayrılmış bir halde yaşıyorlardı. 

Hisar Beglü:

         Yurtları, Hasbek ve çevresi olup, Hisarbeyli köyü  ile Baş Kışla’nın Kışla, Eynelli (Topal Abdal Kışlası), Hasbek, Ozan, Kemal Fakihlü, Ağçadam, Çanakçı, Ramazanlu, Boyalık, Kayacık, Ağıl (Kayalu), Çorak, Edik, Alın Pınarı, Musa Fakih, Çağlalı gibi ekinlikler de bunlara aittir.

Karalu:

        Bu oymak şimdiki Çayıralan İlçesi’nde yaşamaktadırlar. Kara Kötük (Menkeşer), Kozan Hisarı, Yassı Hüyük, Köse Oğlu, Ağçakışla, Sarımbeg Kışlası, Kaya Pınar, Tunuscuk (Turası), Okuçu Oğlu, Kozca Kışla, Göynük Kışla, Kilisecik, Çayır Şeyhi (Çayıralan), İsa Beglü, Anbarlu, Çayır Kışla, Zakiroğlu, Meşhedi, Çura, Kozlu, Boranderesi, Mansur Abdal, Çoban Hacı ve Ak Viran gibi ekinlikler de Karalu’lara aitti. 

        Bugün Yozgat’ın yerli halkı yukarıda belirtilen oymakların neslinden gelmektedir. Zaten, bu bölgede oymak adlarını taşıyan birçok köy ve kasaba hala aynı isimle anılmaktadır. Ancak, Türkçe kökenli olan bazı köy isimleri yabancı isim olduğu zannıyla değiştirilmiş ve yeni isimler verilmiştir. 

        Bölge halkının tamamı Türk olmakla beraber 17. yüzyıldan itibaren doğudan Ermeniler, Yunanistan ve Ege Adalarından da Rumlar gelerek, Anadolu’nun şehir kasabalarında koloniler meydana getirmişlerdir. Bunlar, askerlik yapmadıkları ve azınlık şuuru taşıdıkları için bulundukları yerin en  zengin ve müreffeh yaşayan insanları olmuşlardır. Ticari hayatı ve esnaf teşkilatlarının hemen hemen tamamını ellerinde bulundurdukları için yabancı araştırmacıların ilk temas ettikleri  kişiler  bunlar olduğundan nüfusun çoğunluğunu meydana getirdikleri intibaını vermişlerse de gerçekte böyle değildir.

 

Osmanlı Döneminde Yozgat ve Çapanoğulları

 

        Timur’un Anadolu’dan ayrılmasından sonra, Osmanlı şehzadeleri arasında çıkan saltanat kavgalarında Yozgat ve çevresi büyük sıkıntı çekmiştir. Yeniden Osmanlı Devleti’ne bağlanması ancak 1408’de Çelebi Mehmet döneminde olmuştur. 1413’de kesin olarak Anadolu’da Osmanlı hakimiyetini sağlayan Çelebi Mehmet, Yozgat ve yöresindeki devlet hakimiyetini pekiştirmiştir.Yavuz Sultan Selim döneminde Yozgat ve çevresinde “Celal” adında bir Türkmen önderinin çıkarmış olduğu isyan kontrol altına alınmışsa da, Yozgat ve yöresi bu isyandan büyük zarar görmüştür. Kanunî Sultan Süleyman döneminde arazi tahririnin yenilenmesi sırasında, bölgede yine  karışıklılar çıkmış, ancak kısa sürede denetim sağlanmıştır (1526).
          17. yüzyılın sonlarında devlet tarafından  BOZOK’a yerleştirilen Mamalu Türkmen oymaklarından,  Çapanoğulları büyük güç kazanmışlardır. 1728’de Çapanoğullarından  Ahmet Ağa, Yeniil Has Mütesellimliği’ne getirilmiştir. Bu görevde üstün başarı gösterdiğinden dolayı da, 1732’de de Mamalu Türkmenlerin mütesellimliği görevine yükseltilmiştir. 1741 yılında  ise, BOZOK Mütessellimliği görevine atanmıştır.Çapanoğlu Ahmet Ağa, bundan sonraki yıllarda etkinliğini komşu sancaklarda da duyurmuştur. Osmanlı Devleti’nce 1745’de “Kapıcıbaşılı” payesiyle ödüllendirilen Ahmet Ağa, Yozgat ve yöresinde bazı bayındırlık hareketlerine  girişerek, halkın desteğini kazanmaya özen göstermiştir. Çapanoğulları, merkezi yönetimle uyum içinde olmayı sürdürmüşler; 1755’de İstanbul’da ortaya çıkan et sıkıntısını gidermek üzere koyun göndermeleri karşılığında BOZOK Sancağı malikâne olarak  Çapanoğlu Ahmet Ağa’ya verilmiştir. Böylece, Çapanoğulları Yozgat ve yöresinin tartışılmaz hakimi durumuna gelmişlerdir. Bu tarihten sonra İstanbul’a sık sık Çapanoğulları hakkında yakınma mektupları gitmeye başlamıştır. 1757’de devlet, Çapanoğlu Ahmet Ağa’yı zulümlerine son vermemesi durumunda  malikanesinin elinde alınacağını bildirmiştir.Ahmet Ağa 1761’de Sivas Valiliğinin, İstanbul Hükümetince verilmesini sağlamıştır. Bu başarısının verdiği cesaretle Maraş Valiliği’ne de göz dikince hakkında idam fermanı yayınlanmıştır. Ahmet Ağa’nın 1765’de idamından sonra Çapanoğlu Mustafa Bey’in BOZOK Sancağı Mütesellimi oluncaya kadar Çapanoğulları Yozgat ve yöresindeki etkinliklerini yitirmişlerdir. 1768’de mütesellim olan Mustafa Bey, merkezle iyi geçinmeye çalışarak, yapılan savaşlar sırasında devlete asker  ve malzeme yardımında bulunmuştur. Çapanoğulları 1772’den sonra Yozgat ve yöresinde yeniden söz sahibi olmaya başlamış,  çevredeki diğer  ayanlarla mücadeleye başlamışlardır. 

         Çapanoğulları Caniklioğullarına karşı sürdürdükleri mücadeleden başarı ile çıkmışlardır. Mustafa Bey, 1782’de hizmetçileri tarafından öldürülünce, BOZOK Sancağı Mütesellimliği kardeşi Süleyman Bey’e verildi. Osmanlı Padişahları 1. Abdulhamit ve 3. Selim ile iyi ilişkiler kuran Süleyman Bey, 1783’de Çankırı Sancağı Mutasarrıflığı’nı da almıştır. Nizam-ı Cedid Ordusu’nun kurulmasını  destekleyen Süleyman Bey, Caniklioğulları ile üstünlük mücadelesini sürdürmüş, 3. Selim’in tahttan indirilmesiyle durumu sarsılmış ise de, Alemdar Mustafa Paşa’nın, 3. Selim’in yerine geçen 4. Mustafa’yı tahttan indirmesiyle eski  konumunu yeniden kazanmıştır. Süleyman Bey, 1808’de İstanbul’da toplanan ayan arasında yer alarak, Sened-i İttifak’ı imzaladı ve Sekban-ı Cedid askerini kendi hakimiyet bölgesinde örgütlenmeye başlamıştır. Süleyman Bey, 1813’te öldüğünde güçleri doruğa ulaşmış olan Çapanoğulları, kendilerine mukataa olarak verilen; BOZOK, Amasya, Şarki Karahisar, Sivas, Kayseri, Maraş, Antep, Halep, Rakka, Adana, Tarsus, Konya Ereğlisi, Niğde, Nevşehir, Kırşehir ve Ankara’da büyük  bir nüfuza sahip olmuşlardır. Çapanoğulları’ndan Mehmet Celaleddin Paşa, 1842-1846’da kısa sürelerle BOZOK ve Kayseri Kaymakamlığına atanmıştır.1849’dan sonra yönetim kademelerinden iyice  uzaklaştırılan Çapanoğulları, büyük servetleri sayesinde,özellikle ekonomik alandaki  güçlerini  XX. yüzyılın başlarına kadar sürdürmüşlerdir.

Kurtuluş Savaşında Yozgat

        Yozgat, ülkemizin, mütareke ve milli mücadele yıllarında adını önemle duyuran iller arasında yer almaktadır.  Yozgat (Bozok) bu dönemde, yabancı güçlerin işgaline uğramamasına rağmen tanık olduğu ve Kuva-yı Milliye’yi hayli zor durumda bırakan bir isyan nedeni ile ön plana çıkmıştır. 

        Yozgat, Kurtuluş Savaşı’nda merkezi Ankara’da bulunan 20. Kolordu’nun denetimi altında bulunmaktaydı. Gerek Yozgat’ın yeni Mutasarrıfı Necip Bey, gerek se Ankara Valisi Muhittin Paşa’nın Kuva-yı Milliye hareketi karşısındaki olumsuz tutumları ve engellemeleri nedeniyle, Sivas Kongresi  günlerine kadar  Yozgat’ta direnişle ilgili önlemli bir gelişme olmamıştır. Ancak, Muhittin Paşa’nın 19 Eylül 1919’da Kuva-yi Milliye’ce tutuklanması Necip Bey’in de 20 Ekim 1919’da Heyet-i Temsiliye’nin isteği üzerine görevden alınmasıyla bu durum değişmiştir. 

        Anadolu’nun her yanında olduğu gibi, Yozgat’ta da Milli Mücadele’ye yönelik örgütlenmeye gidilmiştir. Kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Yozgat Şubesi’nin başına Başçavuşzade Ahmet Efendi getirilmiştir. Şubenin diğer Yönetim Kurulu üyeleri arasında Müftü Hulusi Efendi, Çapanoğlu Edip ve Celal Bey’ler de yer almışlardır. Ancak, yönetim kurulunun kendi içerisinde bir beraberlik oluşturamadığından dolayı, yönetim kurulu üyeleri özellikle de
Mehmet Hulusi Efendi’yle Celal  ve Edip Bey’ler arasındaki sürtüşme Milli Mücadele’nin yazgısını etkileyecek ölçüde sonuçlar doğuran “Çapanoğlu İsyanı”nın da nedenlerinden birisini oluşturmuştur.

Cumhuriyet Döneminde Yozgat

 

        Yozgat, Cumhuriyet öncesi kurulan altmış vilayetten birisi olup, başlıca kaza merkezleri; Merkez, Akdağmadeni ve Boğazlıyan’dan ibarettir.  Uzun süre “Bozok” adını taşıyan İl,  Yozgat Milletvekillerinden Süleyman Sırrı İÇÖZ’ün 25 Haziran 1927 tarihli teklifi üzerine  “Yozgat” adını almıştır.Daha sonra Sorgun’un da ilçe olmasıyla ilçe sayısı merkez dahil dörde çıkarılmıştır (1928).  Yozgat’ın, bu dönemde dört ilçe ve 10 ‘u nahiye olmak üzere toplam  636 yerleşim yeri mevcuttur. Zamanla yeni ilçeler kurulmuş ve ilçe sayısı merkez ilçeyle birlikte 9 olmuştur.B u ilçeler; sarasıyla; Merkez, Akdağmadeni, Boğazlıyan, Sorgun, Çekerek, Şefaatli, Sarıkaya, Çayıralan ve Yerköy’dür.1990 Yılında çıkarılan bir kanunla; Aydıncık, Çandır, Saraykent, Kadışehri  ve Yenifakılı da ilçe olunca ilçe sayısı merkez ilçeyle birlikte 13 rakamına ulaşmıştır.Yozgat  halen, idari açıdan; 14 ilçe ve 65 belediye olmak üzere toplam 684 yerleşim yerinden ibarettir.

Yozgat İsminin Verilmesi

 

        İlin, asıl adı "BOZOK" olup, zamanla "Yozgat" olarak değiştirilmiştir. Oğuz'ların; "BOZOK" koluna mensup Türkmenlerin bu bölgeye akınıyla birlikte, yöre "BOZOK" ismiyle anılmıştır.  1800'lü yıllara doğru bu ismin yanı sıra "YOZGAT" adı da telaffuz edilmiştir. "Yozgat" adının menşei konusunda ise, değişiki söylentiler ileri sürülmektedir:
         Bir rivayete göre, Yozgat Saray Köyü'nden (bugün itibariyle kasaba) itibaren aşağıdan yukarıya doğru kat kat yükselmektedir. Bu kat kat yükselişindin ve rakımının yüksekliğinden dolayı önceleri "Yüz kat" denmiş, zamanla bu isim söylene söylene "Yozgat" halini almıştır.
         Diğer bir rivayete göre; Aşiret Reisi Ömer Cabbar Ağa'nın yüzü çopurdu. Bu yüzden kendisine Çopur veya Çapar Koca derlerdi. Söylentiye göre Cabbar Ağa, sürülerini bir yaz günü yaylakta otlatırken karşısına Hızır (AS) çıkıyor ve davar sahibi Cabbar Ağa'dan içmek için süt istiyor. Güler yüzlü Ömer Ağa hemen misafirine ikramda kusur etmeyerek, gönül hoşluğu ile sütü ikram eder. Hızır (AS) sütü içtikten sonra çok memnun kalır  ve Cabbar Ağa'ya "Çobanoğlu, yozuna yoz katılsın, memleketinin adı Yoz-Kat olsun" diyor. Bu sözü söyleyerek kayboluyor. Temeli böyle olan Yoz-Kat söylene söylene Yozgat halini alıyor.
         İsmin kaynağı hakkında her ne kadar tatmin edici bir bilgi yoksa da uzun yıllar bu havalinin böyle anıldığı bilinmektedir.
         Birinci Büyük Millet Meclisinde Kütahya Mebusu Cemil Bey tarafından verilen bir takrir ile Yozgat ismi Bozok olarak değiştirilmiş, bilahare 23 Haziran 1927tarihinde Bozok Mebusu Süleyman Sırrı (İÇÖZ) Bey ve arkadaşlarının verdiği bir takrirle Bozok ismi tekrar Yozgat olarak değiştirilmiştir.

Atatürk'ün İlimizi Ziyaretleri

 

Atatürk, Yozgat’a iki defa gelmiştir. 

Birinci Gelişleri:

Ulu Önder Atatürk ;

        Sivas Kongresinin sona ermesinden sonra İstanbul Hükümetinin gönderdiği Bahriye Nazırı Salih Paşayla görüşmek üzere Amasya'ya gittiklerinde, Amasya panayırında yapılan güreşte, kendisini alkışlayanlardan memnun kalıp, mülakata gelen Ruşen Eşref Beye;  
        Bak birader, böyle milletten nasıl ayrılırsın? Bu palaparelerin içinde perişan gördüğün insanlar yok mu? Onlarda öyle yürek, öyle cevher vardır ki olmaz şey! Çanakkale'yi kurtaran bunlardır. Kafkas'da Galiçya'da şurada burada aslan gibi çarpışan, mahrumiyete aldırmayan bunlardır. Şimdi bu adamcağızların seviyesini sosyal bakımdan yükseltmek herhangi bir hükümetçilik hırsından daha iyi değil midir? Bu insani mücadelelerin yanında siyasi mücadeleler bayağı kalır değil mi ya? Siyasi savaşların çoğu yararsızdır. Fakat toplumsal mesai her vakit için verimlidir. Bizim aydınlar buna çalışmalı, neden Anadolu'ya gelip uğraşmazlar! Neden milletle doğrudan doğruya temasta bulunmazlar! Memleketi gezmeli, milleti sevmek böyle olur. Yoksa sözde sevgi fayda vermez, derler.  
Bu inançla Atatürk'ün 29 Ağustos 1924'te Afyon'dan başladığı sonbahar yurt gezisi, Marmara'dan Karadeniz Bölgesine, buradan da Erzurum ve çevresinin uğradığı deprem felaketi dolayısıyla Doğu Anadolu'ya uzanmıştı.  
        Atatürk, Kayseri, Yozgat ve Kırşehir'den sonra Ankara'ya dönüyordu.  
15 Ekim 1924'te yağmurlu bir gündü, Atatürk o gün Kayseri'den Yozgat'a geçecekti. Yozgat Valisi Aziz Bey, konukları almak üzere Kayseri'ye kadar gelmişti. Yağmur dinse mesele yoktu. Ne var ki, yıllardır böyle bir yağmur görülmemişti. Yollardan endişe edenler vardı. Aziz Bey:  
        - Yozgat büyük kurtarıcıyı bu gün bu gece aralarında görmezse gözüne uyku girmez. Hareket edelim. Dedi. Öğleden sonra hareket ettiler. Gece geç vakit deyince Yozgat'a geldiler. O gece yediden yetmişe Yozgat ayaktaydı. Hem de yağmur altında ... Herkesin elinde bir fener vardı. Birkaç yüz atlı şehrin dışında Atatürk'ü karşılayıp bir ışık seli Elekçi Yokuşundan Yozgat'a aktı. Yozgat Halkının Atatürk'ten dilekleri yol, Hastaneye doktordan toplanıyordu. Kos koca Yozgat hastanesinde doktor olarak bir operatör vardı. İlçelerin hiç birinde doktor yoktu. Atatürk yanındaki milletvekillerine dönerek;
        - İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlerdeki doktorları bütün milletin hayatı ve sağlığı ile ilgilendirmek çarelerini bulmalıyız. Bu böyle olmaz, dedi.

İkinci Gelişleri:

 

        Korkunç bir kış günü Atatürk sabaha karşı şu emri verdi: “”Bu kışta kıyamette memleketin ne halde olduğunu görmek istiyorum. Otomobiller gezmeye çıkacağız.” O sene kış o derece şiddetliydi ki, yollardan değil otomobillerin kurtların dahi geçmesi zordu. Buna rağmen , Kırşehir istikametinde yola çıkıldı. Yoldan bin bir güçlükle hatta, Atatürk’ün otomobilinin batığa saplanması ve bizzat bir ara kendisinin bile itmeye mecbur kalması durumuyla ilerliyorlardı. Sonunda, zorluklar içerisinde Kırşehir’e varıldı. Şehrin kapısında Vali Bey, frakını ve silindir şapkasını giymiş bir şekilde Atatürk’ü karşılıyor. Atatürk, Vali Bey, bu kıyafet nereden icap etti” diyor. Vali, “Efendim, yol ve erkan” diye söze başlayacak oluyor. Atatürk, hemen sözünü kesiyor, “Bilmek lazım olan bu yol değildir. Bizim geldiğimiz yoldur” diyor. Atatürk Kırşehir’den Yozgat’a gelirken daha vilayet hududunda Vali Bekir Sami, Kamyon ve yol açma ekipleriyle Ata’yı karşılayınca, Ata’nın ilk hükmü şu oluyor: “İşte , yol bilen vali böyle olur”
        2 Şubat 1934 günü Yerköy İstasyonunda geceyi geçiren Atatürk, resmi bir karşılama yapılmamasını tebliğ etmesine rağmen Yozgat Halkı, hazırlanıp bir heyet olarak şehrin namına Yerköy’e gitmiştir. Yerköy’den hareket edildiğini işiten Yozgat’lılar şehir hudutlarının çok ilerisinde Ata’yı karşılamaya çıkmışlardır. Ata, Sarayköy’den geçerek 3 Şubat 1934 Cumartesi günü saat 16.20’de şehre girmiştir. Heyecanla bekleşen halkın coşkun alkış tufanı “Yaşa, Varol” çığlıkları içinde Ata, otomobilinden inmiştir. Akşam karanlığı basmasına rağmen halk soğuk ve karlı havada Ulu Önder’i bir daha görmek için Vilayet Konağı’nın etrafından ayrılmamıştır. 
        Yozgat Halkı asil sevgilerini göstermek, alkışlamak amacıyla gece muazzam bir bir fener alayı tertip etmiştir. Beli bükük yaşlılardan, levent yapılı gençlere kadar halkın bir sel gibi aktığı bu olay, önde Halkevi bandosu eşliğinde ve tezahüratla Vali Konağı’nın önüne gelince, bu sınırsız heyecana karşılık Atatük: “Çok mütehassıs oldum. İçimden cidden tatlı sevincin heyecanı var. Yozgat’ın yüksek ve asil halkına teşekkür eder, istirahatları dilerim” demişler, fener alayındakilerin coşkun heyecanı sonunda Atatürk, “Yozgat’ta bariz bir canlılık var. Ne güzel samimiyet ve heyecan gösterildi. Hitabelerdeki olgunluk, gençliğin ve halkın duygularını kuvvetlen ifade etti.” İltifatlarında bulunmuşlardır.
Atatürk bu esnada Vali Bekir Sami Bey’e de: “Geçmişteki hizmetlerinizi bilirim. Bugünkü faaliyetlerimizin verimli neticelerini yerinde gözümle gördüm. Teşekkür ederim. Arzu ederim ki, Bekir Sami yanına bütün bu havalinin öz Türklerince “Şahika” manasında olan “Baran” soyadını alasınız. Size yakışan da budur” demişlerdir. 
        Atatürk, vilayet hakkında bilgi aldıktan sonra Vali’ye: “Hükümet merkezinin yanı başında havası ve suyu ile bedii manzara ve tarihi harabeleriyle, faydalı kaplıcalarıyla mühim bir şehir olan Yozgat’ımızın imar yolunda ilerlemesinin her şeyden önce Yerköy - Yozgat yolunu asfalt yapılmasını, Çamlığın dışarıdan ziyaretçi celbedecek bir hale getirilmesi için ihtiyaca kafi binalar yaptırılmasını ve Çamlıkta kendilerinin de bir köşk yaptırmak istediklerini, kaplıcaların medeni ve asri ihtiyaçlara göre ıslahını” emir ve işaret buyurmuşlardır. 
        Halkın, kendisinden ayrılmış acılarını hisseden Atatürk, “tekrar gelir sizlerle daha çok konuşurum. Hele güzel Çamlığımızda mutlaka kalmak isterim” diye Yozgat’lıların gönlünü almışlardır.
Yozgat şehri ve kahraman halkı şerefli Cumhuriyet Tarihimizdeki mutlu yaşayışını, Cumhuriyetle birlikte sonsuza dek sürdürecektir.

Çapanoğlu İsyanı

        Çapanoğlu isyanı; Milli Mücadele yıllarının başında çıkan bir olaydır. Bu hareket, çapanoğulları ailesi dışında başlamış, daha sonra bir anlamda bu aile, isyanın içerisine çekilmiştir. Bu nedenle de bu olaya “Yozgat İsyanı” değil de “Çapanoğlu isyanı” denilmiştir. Bu geniş ailenin sadece bir kısmı isyana teşebbüs etmiş, diğerleri tamamen olayın dışında kalmıştır. Zaten, Yozgat halkı da bu olayı hiç benimsememiş, hatta Milli Mücadele’nin başarışa kavuşması için gayret sarf etmiştir. Çapanoğlu İsyanı’nın lideri konumunda olan Edip, Celal ve Halit Bey’ler Çapanoğlu Süleyman Bey’in üçüncü kuşaktan torunu olan Hacı Osman Nuri Bey’in oğullarıdır. Hacı Osman Nuri Bey’in dördüncü oğlu olan Salih Bey ise, bu hadisenin tamamen dışında kalmıştır.

Çapanoğlu İsyanları’nın genel olarak üç sebebi üzerinde durulur:

        1- Çapanoğlu Celal Bey’lerin İttihat ve Terakki Partisi’nin kötü muamelelerine maruz kalmaları nedeniyle Anadolu’nun kurtuluşu için başlatılan Milli Kurtuluş hareketini bir İttihat ve Terakki hareketi olarak değerlendirmeleri 

        2- Daha önce Anadolu’daki ayanlar arasında en güçlü olan bu ailenin nüfuzu oldukça büyüktü. Son zamanlarda nüfuzunu yitiren bu ailenin tekrar aynı güce ulaşmanın yollarını aramış olmaları

        3- Yozgat’ta daha önceleri “Celali, Baba Zünnûn ve Baba’i” gibi isyanlar da yaşanmıştır. Bu isyanların hemen hepsi çeşitli inançların istismarı şeklinde ortaya çıkmış olup, mevcut idareyi ele geçirmek gibi bir hedefleri de yoktur. Çapanoğlu İsyanı’nı da bir an böyle düşünülecek olursa, bunların Kuvâ-yi Milliye’yi desteklemeleri gerekirdi. Fakat durum aksine tezahür ettiğine göre bu hadisenin sebebinin farklı olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır.

        Mustafa Kemal Paşa Erzurum ve Sivas Kongrelerinden sonra Ankara’ya gelerek “Heyet-i Temsiliye”nin Kuva - yı Milliye hareketini tam olarak yürütebilmek için Milli Kurtuluşa taraftar görünmeyen bazı kişileri görevlerinden almıştır. Bu kişiler arasında, Afyon Mutasarrıfı Çapanoğlu Celal Bey’in yerine Muhasebeci Arif Hikmet Bey, Yozgat Mutasarrıf vekili olarak tayin edilmiştir. Heyet-i Temsiliye Ankara’da bir toplantı yapmış, yönetimi daha esaslı ve sağlam temeller üzerine oturtmak amacıyla 19 Mart 1920’de her tarafa telgraflar göndererek, bu iş için temsilci seçilip gönderilmesini istemiştir. Çapanoğlu Celal ve Edip Bey’ler bu seçime, Padişaha bir isyan olarak değerlendirerek karşı çıkarılsa da, Yozgat Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Çapanoğullarının bu itirazlarını dikkate almadan temsilcileri seçmişlerdir. Bölgedeki ilk huzursuzluklar Yozgat dışında, Yenihan (Han-ı Cedit=Yıldızeli)’da ortaya çıkmıştır. Yenihan İsyanını başlatanların ele başısı durumunda olan Postacı Nazım ve Kara Mustafa adlı iki kişi, Yıldızeli-Akdağmadeni arasındaki köylerde dolaşarak, İstanbul Hükümeti lehine propaganda yapmaya başlamışlardır. 14 Mayıs 1920’de Yıldızeli-Kaman Köyü’nde toplantı yapan Postacı Nazım ve adamları Ankara Hükümetine karşı isyan ettiklerini ilan ederler. Bu olaylar karşısında hiç bir tedbir alamayan Yıldızeli Kaymakamı görevinden alınarak, yerine Jandarma Kumandanı İshanı Bey vekaleten atanır. Yıldızeli’ndeki olayların gün geçtikçe büyümesi üzerine buraya Sivas’tan bir süvari bölüğü gönderilirken asilerde boş durmuyor halkı sürekli kendi emelleri doğrultusunda Milli Hareket’le ilgili olmayan sözlerle zehirlemeye devam ediyorlardı. Durumun gün geçtikçe kötüye gittiğini gören Sivasi 3. Kolordu Komutanı Albay Hüseyin Selahattin Bey, piyade taburunu Jandarma Binbaşı Kemal komutasında Yıldızeli’ne, 10.Alayın ikinci taburunu Zile’ye ve Tokat’ta bulunan 3. taburu da yine Yıldızeli’ne gönderir. Hadise oldukça büyümüş, bölgenin tamamını sarmış ve bu isyanların önlenebilmesi için bir hayli güçlük çekilmiştir. Ayaklanmalar üzerine gönderilen düzenli birlikler başarılı olamayınca Sivas Müdafaa-i Hukuk üyesi Halil Bey, 27-28 Mayıs 1920’de Yıldızeli’nden “Her tarafta idare makamları atıl ve ruhsuzdur. Acele imanlı ve fedakar kimseler idare başına geçirilmezse durum çok tehlikeli bir hal alacaktır” diye heyet-i Temsiliye’ye bir telgraf gönderir. Aynı günlerde Erkan-ı Harbiye idare başına geçirilmezse, durum çok tehlikeli bir hal alacaktır.” demiştir. Aynı günlerde Erkan-ı Harbiye-yi Umumiye Reisi Albay İsmet Ankara’dan gönderdiği emirde: “Kaymakam ile birlikte mahalli bir kuvvet teşkiline başlanmasını ve bu kuvvetin silahlarının Kayseri Askerlik Dairesi Başkanlığından istenmesi için Akdağmadeni Askerlik Şubesi Başkanlığına talimat verilmiştir.” diyerek, bu bölgenin huzurunun sağlanması için yine bölgedeki kuvvetlerden istifade edilmesinin istemiştir. Çünkü, bu yıllarda Batı Anadolu’da Yunan ilerleyişi ile uğraşılmakta ve askeri gücün iç bölgelerde kullanılması istenmekteydi. 
        Bu arada Mustafa Kemal Paşa, Yıldızeli ve Zile’de bulunan bazı kişileri uyarma ve olumlu fikirler aşılamak için bunların lideri konumunda bulunan Çelebi Efendi’nin harekete geçirilmesi istemiştir. Bununla ilgili olarak Mucur Askerlik Şubesi Başkanlığı’na talimat gönderilmiştir. TBMM üyesi olan Bektaşi Şeyhi Çelebi Efendi, hasta olduğunu beyan ederek böyle bir yardıma katılamayacağını ifade etmiştir. Ankara çevresinde bulunan kuvvetlerin Düzce isyan bölgesine gönderilmesi, Sivas’taki 3. Kolordu’nun önemli bir kısmının da Pontuşçuları takip etmesi, eldeki diğer taburların da ancak, şehirlerin iç emniyetini koruyacak durumda olması nedeniyle isyan bastırılamamış, Sivas ve Tokat gibi büyük şehirler de tehlikeye düşmüştür. Bunun üzerine İsmet Paşa, Kazım Karabekir Paşa’ya bir telgraf göndererek, isyanın bastırılması için süvari birliği istemişse de, doğudaki Ermeni Meselesi yüzünden bu birlik gönderilememiştir. Duruma müdahale etmek için Gaziantep çevresinde bulunan Kılıç Ali Bey, 80 kadar adamıyla beraber 1 Haziran 1920’de Yozgat’a gönderilmiştir. Mehmet Hulusi Efendi ,Yozgat’a gelen Kılıç Ali Bey’e Çapanoğullarının tutumlarını anlatmış, Kılıç Ali Bey de bir tedbir olması amacıyla kendisine anlatılanları Ankara’ya bildirmiştir. Celal ve Edip Bey’lerin evlerini de göz hapsinde tutmaya başlamıştır. Yozgat’ta olup bitenleri öğrenen Çapanoğlu Halit Bey, oturduğu Arapseyfi Köyü’nden Yozgat’a gelmeye karar verince, işlerin büyüyeceğinden endişelenen Kılıç Ali Bey, müfrezesini alarak Boğazlıyan’a çekilmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Çapanoğullarının tutumlarından tatsız bir sonuç çıkmaması için, Yozgat Mebuslarından; Çapanoğullarının, memleketin içinde bulunduğu durumu anlatmalarını ve bu yanlış tutumlarından vazgeçmelerini sağlamalarını istemiştir. Bunun üzerine Süleyman Sırrı ve Rıza Bey’ler Yozgat’a gelmişler durumu Çapanoğullarına anlatmışlarsa da, onları ikna edememişlerdir. Bu tavır üzerine olaya karışan Çapanoğullarının tutuklanarak Ankara’ya gönderilmesi istenmiştir. 
        Erkan-ı Harbiye-yi Umumiye Reisi Albay İsmet, 7 Haziran 1920’de Sivas’taki 3. Kolordu Komutanı Albay Selahattin Bey’e bu tutuklama emrinin yerine getirilmesi için duyuruda bulunmuş, Selahattin Bey de görevin ifası için Yozgat Mutasarrıf Vekili Arif Hikmek Bey’i görevlendirmiştir. Arif Hikmet Bey Çapanoğullarının adamı olduğundan bu haberi Celal ve Edip Bey’lere duyurması üzerine, bu kişiler 8 Haziran 1920’de ailelerini de yanlarına alıp, Yozgat’ı terkederek Sorgun (Köhne)’a giderek, küçük kardeşleri Halit Bey’in güçleriyle birleşmişlerdir. Ertesi gün Yozgat’ta sıkıyönetim ilan edilir ve Komutanlığına da Kılıç Ali Bey getirilmiştir. Yozgat’ın dışında bulunan ve isyan etmeye karar veren Çapanoğulları yanlarına taraftar toplarken, Tokat ve Zile dışında bulunan Postacı Nazım ile de irtibat kurmak suretiyle ondan yardım almayı düşünürler. Çapanoğulları, 13 Haziran 1920’de Sorgun’u, 14 Haziran’da da Yozgat’ı ele geçirirler. Yozgat’a giren kişilerin elebaşıları arasında Çapanoğlu Celal ve Edip Bey’ler ile Halit Hakkı, Salih Şekip, Mahmut İhsan ve Muhlis gibi kişiler de bulunmaktaydı. Zaten, olayı organize edenler de bunlardı. İsyancılar, 23-24 Haziran’da Boğazlıyan’a saldırarak, Kılıç Ali Bey’in buradan çekilmesine neden olurlar. Bu olay isyancılara cesaret vermiş, çevreden kendilerin yeni katılımlar olmasını sağlamıştır. Asilerden bir grup da, 16 Haziran’da Alaca’yı ele geçirir. 
        Çapanoğlu İsyanı; Sivas tarafından Karaman, Çamlıbel, Boğazlıyan; kuzeyde, Tokat- Zile; ve kuzeydoğuda ise, Alaca çevresine yayılmıştı. Ayaklanma oldukça ciddi boyutlara ulaşmış, Ankara’yı tedirgin etmişti. İsyan bölgesine gönderilen derme -çatma ordu kalıntıları hiç bir başarı sağlayamadıkları gibi, yer yer de dağılmışlardır. Bu isyanın uzun sürmesinin nedenleri başında, Ankara’nın elinde muntazam bir gücün bulunmaması, isyan eden kişilerin de bu vatanın evlatları olması nedeniyle, boş yere kardeş kanının akıtılmak istenmemesi ve Batı Anadolu’da Yunanlıların her geçen gün biraz daha topraklarımızda ilerleme tehlikesidir gelmektedir. Ayrıca, İngilizlerin yaptırdığı olumsuz propagandalar da bunda etken olmuştur. 19 Haziran 1920’de Erkan-Harbiye-yi Umumiye’nin aldığı bir kararla, Çerkez Ethem Ankara’ya çağrılmış ve Çapanoğlu İsyanını bastırmaya memur edilmiştir. 20 Haziran 1920’de Ankara’dan hareket eden Çerkez Ethem, 23 Haziran sabahı Yozgat’a ulaşır. Yozgat’ta öğleye kadar yapılan çarpışmalar neticesinde şehir ele geçirilir. Yozgat’ın ele geçirilmesi sırasında Çapanoğulları şehri terkettiklerinden dolayı yakalanamazlar. Şehirdeki çarpışmalara, Ermeniler de isyancıların safında yer almış, hatta bir türlü teslim olmayan Ermeniler, ancak evlerinin yıkılması sonucunda teslim olmuşlardır. Çerkez Ethem, Yozgat’a tamamen hakim olduktan sonra Hıyanet-i Vataniye Kanunu’na dayanarak bir Askeri Mahkeme kurarak, rolü bulunanları cezalandırmıştır. Çerkez Ethem, Yozgat’tan kaçan isyancıların Alaca’da toplandığı haberini alınca, Yozgat’ta 200 kişilik bir kuvvet bırakarak, 24-25 Haziran 1920 gecesi Alaca’yı kuşatmış, ertesi günü de kazaya hakim olmuştur. Alaca’da tutunamayacaklarını anlayan asiler, bu defa da savunması daha elverişli olan Yozgat-Alaca yolu üzerinde sarp bir boğazda bulunan Arapseyfi’de toparlanmaya başlamışlardır. Asilerin düşüncesi, Ethem’in asıl kuvvetlerinin Alaca’da bulunması sebebiyle Alaca’dan Yozgat’a dönerken bu geçitte onu pusuya düşürerek yenmekti. Bu durumun farkında olan Ethem, Alaca’da iki gün kalarak, asilerin tamamının Arapseyfi’de toplanması için onlara zaman kazandırmak istemiştir. Çerkez Ethem böylece, asilerin hepsini bertaraf edecekti. Nihayet, 27 Haziran günü Alaca’dan ayrılan Ethem önden küçük bir kuvveti ileri sevk ederek asillerin mevzîlendiği yerleri tespite çalışmıştır. Durum, Ethem’in düşündüğü gibi gerçekleşince, boğazın etrafını sararak, asileri iki ateş arasında bırakıp direnişlerini bertaraf etmiştir. Böylece, asilerin direnme gücü Arapseyfi’de kırılmıştır. Mustafa Kemal Paşa, Ethem’e bir telgraf göndererek, onun bu başarısını kutlamıştır. Çerkez Ethem, Arapseyfi’de asilerin direnişini kırdıktan sonra arta kalanların da ortadan kaldırılması için 27 Haziran 1920’de Çolak İbrahim komutasındaki 2. Kuvve-Seyyare kuvvetleri batıdan ve Albay Refet Kuvvetleri kuzeyden gelerek, bölgenin emniyete kavuşmasını sağlamışlardır.

Ermeni Faaliyetleri ve Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey

 

        Yozgat’ta faaliyet gösteren Ermeniler 1886’da kurulan Hınçak Komitesi’nin direktifleri ile hareket ediyorlardı. Ermenilerin Yozgat’ta en fazla  faaliyette bulundukları yer ise Boğazlıyan Kazası’ydı. Propagandalarına haklılık kazandırmak ve taraftar toplamak için Türkler aleyhine hayali tehcir davası açan Ermeniler bu faaliyetlerini, Yozgat Mutasarrıfı olan Leon Efendi kanalıyla İngilizlere de aktarmışlar, İstanbul Hükümeti üzerinde baskı kurmaya çalışmışlardır. 
        Hınçak Komitesi’nin Orta Anadolu’da faaliyet gösteren merkezi Merzifon’du. Merzifon “Küçük Ermenistan İhtilal Merkezi” adını almıştı. Komitenin reisi ise Merzifon’daki Amerikan Koleji’nde öğretmenlik yapın Karabet Tomayan ve sekreteri de yine aynı okulda öğretmen olan Ohannes Kayayan’dı. Bu öğretmenlerin  her ikisi  de Protestan Ermeni idiler. Söz konusu bu kişilerle beraber  Protestan vaizi Mardiros faaliyete geçmek için önce Çorum, Burhaniye, Sivas, Tokat ve Amasya’yı  gezerek Ermenilere telkinlerde bulunmuşlar, yaptıkları konuşmalarda 1877 - 1878 Osmanlı  - Rus harbi sırasında Ermenilerini katledildiğini ileri sürerek mevcut Ermenilerin birleşmelerini istemişlerdir. Ayrıca, yabancı  devletlerin dikkatini çekmek için de çeşitli olaylar tezgahlamışlardır. 
        Maddi yönden oldukça güçlü  olan ve oluşturdukları dayanışma sonucu silahlanan Ermeniler çeteler oluşturarak Anadolu’nun ve Yozgat yöresinin içinde bulunduğu kötü durumdan da faydalanarak soygun ve talan işlerine girişmişlerdir. Onların bu soygun ve talan hareketlerinin amacı karışıklık çıkararak dikkatleri üzerlerine çekmekti. Ermenilerin bu faaliyetlerinin artması üzerine çekmekti. Ermenilerin bu faaliyetlerinin artması üzerine, Osmanlı Devleti 14 Mayıs 1915’te 3 maddeden oluşan “Tehcir Kanunu”nu çıkarmıştır. Bu kanuna göre;

        1- Savaş vaktinde ordu, kolordu ve tümen komutanları ve bunların vekilleri ile müstakil mevki komutanları ahali tarafından herhangi bir surette hükümet emirlerine ve memleketin savunmasına ve asayişin korunmasına dair işlere ve tertiplere karşı muhalefet ve silahla tecavüz ve direnme görülürse hemen askeri kuvvetle bastırılması ve tecavüz ve mukavemeti yok etmeye mezun ve mecburdur. 

        2- Ordu ve müstakil kolordu ve tümen komutanları askerlik icaplarından dolayı veya casusluk ve hıyanetlerini sezdikleri köyler ve kasabalar ahalisini tek tek veya toplu diğer mahallere sevk ve iskan ettirebilirler. 

        3- Bu kanun çıktığı günden itibaren muteberdir. 

        Osmanlı Devleti’nin çıkardığı bu kanunu da dinlemeyen Ermeniler 2 Eylül 1915’te Yozgat’ın  Boğazlıyan ilçesine bağlı köyleri yine ateşe vermişler, duruma müdahale etmek üzere bölgeye jandarma kuvvetleri gönderilmiş ancak, Ermeniler Jandarmalara da ateş açmışlardır. Durum, zamanın İçişleri Bakanlığı’na bildirilmiş, Bakanlık da bir telgraf emri ile  buradaki Ermenilerin 24 saat içinde bölgeden  çıkarılarak  Suriye istikametine sevk edilmelerini emretmiştir. 

        Bu olayların meydana geldiği sırada Boğazlıyan ilçesinin kaymakamı Kemal Bey’di. Kemal Bey, bu emir üzerine Jandarma Komutanı ile birlikte verilen emri yerine getirmiştir.
          Yıllardan beri Türk vatanını parçalamaya çalışan ve her türlü hareketi gayeleri  için meşru sayan Ermeniler, Mondoros Mütarekesi’ni takip eden günlerde gadre uğramış insanlar pozunda ortaya atılırlar.  Kendilerini sürgüne tabi tutanların cezalandırılmasını isterler. Bu isteklerin Mister Brown’un telkiniyle Padişaha  da kabul ettirirler. Durumun yatıştırılması için suçlu aranmaya başlanır. Bu suçlulardan birinin de Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey olduğu  kanaatine
varılır. 
        Boğazlıyan Kaymakamı ve Yozgat Mutasarrıf Vekili Kemal Bey, Ermeni tehcirinde görevini kötüye kullanarak ölümlere sebep olduğu iddiasıyla, idamla yargılanır. Mahkemede çoğunluğunu Ermeni komitecilerin teşkil ettiği ve İngiliz Yüksek Komiserliği’nin , Rum - Ermeni Şubesinin temin ettiği birçok yalancı şahit çıkararak akıl ve mantığın kabul etmediği bir sürü suç uydurarak, Kemal Bey’in aleyhinde  şahitlik yaparlar. Bunun üzerine, mahkemede sanık sandalyesinde bulunan ve avukatlığını Saadettin Ferit Bey’in yaptığı Kemal Bey şu tarihi savunmayı yapar: 
        “Düne kadar hakimler heyeti halinde olan sizler, şu dakikada bir tarih mahkemesi sıfatını almış  bulunuyorsunuz. Ermeniler tarafından öldürülen dindaşlarının ve soydaşlarının matemi Müslümanların yüreklerinin sızlattığı ve her gün gelen kara haberlerin halkı tahrik etmekten geri kalmadığı malumdur.  Ermeniler ise, Rus Ordularının  kah önüne geçerek, kah arkasında kalarak, ekseriya memleketin asker kuvvetinden mahrum kalmasına güvenerek facialar meydana getirmekten çekinmiyorlardı. Yozgat  Vilayeti dahilinde sevk edilen bazı Ermeni - Muhacir kafilelerine, Ermenilerin Müslümanlara reva  gördükleri facialara şahit olmuş, bazı asker kaçaklarının tecavüzü ihtimal dahilindedir. 
        Ancak, savaşta yenilişimizin aleyhimizde meydana getirdiği hezeyanı durdurmak maksadıyla  iddia makamının  da isteği üzerine,  kurbanlar verilmesi bir siyaset icabı sayılıyorsa, bu kurban, ben  olamam. Siz kurban seçmekte değil, ancak hak ve adaletle hüküm vermek vicdani görevini taşıyan bir yüksek heyetsiniz. Mutlaka kurban aranıyorsa, herhalde bu işlerin tertipçisi ve idarecisi olarak benim gibi  küçük bir memur bulunacak değildir.”
        Kemal Bey’in bu sözlerden sonra yalancı şahitler, hiç olayları gerçekmiş gibi anlatarak Kemal Bey’i iftira yağmuruna tutarlar. Bu iftiralar karşısında Kemal Bey şöyle söyler: 
        “Hepsi yalandır, uydurmadır. Reis Paşa, ben ne bunların söyledikleri Keller köyüne gittim ne de  oradan geçtim. Burada vuku bulduğunu  iddia  ettikleri cinayetlerden de haberim yok. Hele parmaktan çıkmayan yüzüğü almak için kol kesmek; rica ederim. Bu vahşeti kim yapar? Bu derece şem’i bir işi yapacak bir insan tasavvur edemiyorum. Esasen, birini ispat edemezler. Çünkü, hepsi iftiradan ibarettir. Benim haberim olmadan bir şey olmuşsa bilemem. Fakat bu ana kadar bu mevzuda hiç bir şikayetçi gelmemiştir. İlk defa burada Mahkeme huzurunda bu şikayetlerle karşılaşıyorum.” 
        Mahkeme bu şekilde devam ederken, İngilizler ve Ermeniler Kemal Bey’in asılması için Mahkeme Başkanı Hayret Paşa’ya baskı yaptıklarından, Hayret Paşa istifa etmiş yerine “Nemrut” lakabıyla anılan Mustafa Paşa getirilmiştir. 
        Nemrut  Mustafa Paşa önceden verilmiş bir emri yerine bir memur tavrıyla mahkemeyi sonuçlandırarak 8 Nisan 1919’da Kemal Bey’i idama mahkum eder. Önceden hazırlanmış olan bu idam kararı tasdik edilmek üzere saraya gönderilir. Padişah Sultan Vahdettin, “Ferit Paşa Millet ile Padişah arasına siyah bir perde çekti” diyerek, bu kararı imzalamaz. “İş intikam ve bilahare mukatale şeklini alabilir. Yolun şimdiden önünü kesmek üzere fetva-yı şerife talebine mecbur oldum” der. Seyhülislam Mustafa Sabri “Divan-Harb-ı Örfi tarafından idama mahkum edilen Kemal’ın mahkemesi hak ve adle muvafık bir surette icra edilmiş olduğu takdirde, hakkında sadır olan hükm-i idamın  derun-i varakada  muharrer fetva ve mükul-i şer’iyeye muvafık olduğu veraste-i arzdır” şeklinde bir fetva verir. 
        Bu şekilde  verilen fetva ile Ermenilere kısas hakkının verilmiş olması gibi garip bir adalet ölçüsü ve İngilizlerin baskısı ile Türk Hükümeti ve İslam Müftüsü bir Türk-İslam vatanseverinin idamını tasdik ettiler. 
        Cezası infaz edilmek üzere İstanbul’a getirilmiş olan Mehmet Bey, Bekir Ağa  Bölüğü’nden alınarak cezasının infaz edileceği yer olan Beyazıd Meydanı’na getirilir. Kemal Bey’in asılacağını duyan bütün İstanbullular ve bilhassa vatanseverler Beyazıd Meydanı’ndan toplanırlar. Kemal Bey’e idam sehpasının önünde son sözünü ne olduğunda, o halka şöyle der:
        “Sevgili vatandaşlarım,  Ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere  yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun adalet” 
        Kemal Bey’in bu sözlerine katılan halk da aynen cevap vererek, “Kahrolsun böyle adalet” diye bağırmaya başlamışlardır. Kemal Bey, bu son sözlerine devam ederek: 
        “Benim sevgili kardeşlerim, asil Türk Milletine çocuklarımı emanet ediyorum. Bu kahraman millet, elbette onlara bakacaktır. Allah, vatan ve milletimize zeval vermesin. Amin.   Borcum var, servetim yok üç çocuğumu, millet uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın  Millet...” 
        Kemal Bey’in idam hadisesi, İngilizlerin hiç beklemediği şekilde büyük tepki ile karşılanır. Kemal Bey’in cenazesi vasiyeti üzerin, Kadıköy Kuşdili Çayırı’ndaki oğlunun mezarı yanına  gömülmesi için, ailesine teslim edilir. Kadıköy’de büyük bir cenaze töreni yapılır. Tabut, Karaköy İtfaiye Karakolu önünden geçerken bir manga asker bayrağı yarıya indirerek selam durur. Alışılmışın dışında, tabut eller üzerinde defnedileceği yere kadar götürülerek, 10 Nisan 1919 Perşembe günü akşam üzeri toprağa verilir. 
        Kemal Bey’in üzerinde çıkan vasiyeti tarihe bir belge olarak kalacaktır. 
        “Merhum sevgili oğlum Adnan’ın medfun bulunduğu Kadıköy Kuşdilli Çayır’ndaki kabristanda yavrumun yanına gömülmemi diliyorum. Teyzem ve kardeşim Kadıköy’ünde sakindirler. Teyzemin adresi Mühürdar Caddesinde 67 numaralı hanedir. Adı İsmet Hanım’dır. Defin masrafı teyzeme tevdi  buyurulmalıdır. Kabir taşım, hamiyetli Türk ve Müslüman kardeşim tarafından dikilmeli ve üstüne şöyle yazılmalıdır: Millet ve Memleket uğruna şehit olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal’in ruhuna fatiha. Perişan zevcem Hatice’ye, yavrularım Müzehher ve Müşerref’e muavenet edilmesini, yavrularımın tahsil ve terbiyesine ihtimam buyurulmasını vatandaşlarımdan beklerim. 
        Babam, Karamürsel Aşar Memur-u Sabıkı Arif Bey de acizdir. Kardeşim Münir de kimsesizdir. Bunlara da muavenet olunursa, memnun olurum. Türk Milleti ebediyyen yaşayacak, Müslümanlık asla zeval bulmayacaktır. Allah, millet ve memlekete zeval vermesin. Fertler ölür, millet yaşar. İnşaallah Türk  Milleti ebediyete kadar yaşayacaktır.” (30 Mart 1335 Boğazlıyan Kaymakam - Sabıkı Kemal) 
        Millet O’nu unutmadı; TBMM 14 Ekim 1922’de çıkardığı özel bir kanunla “Milli Şehit” olarak kabul etti.
Boğazlıyan’da bir mahalle ve bir okul “Milli Şehit”in adını taşımaktadır.
 

COĞRAFİ YAPI

 

        Yozgat doğudan Sivas; güneyden Kayseri, Nevşehir, Kırşehir; batıdan Kırıkkale; kuzeyden ise Amasya, Çorum ve Tokat illeri ile çevrili olup, 34º 05’ - 36º 10’ doğu meridyenleri ile 38º 40’ - 40º 18’ kuzey paralelleri arasında yer alır.Deniz seviyesinden 1300 metre yükseklikte olup 1 412 300 Hektar toprağa sahiptir. 81 İl arasında toprak genişliği bakımından 15. sırayı alır. İlin doğudan batıya gidildikçe yüksekliği azalır. 
        İl’in en doğusu ile en batısı arasında 20 050 boylam (meridyen) farkı olup, yerel saat farkı 8’ 20” dir. Kuzeyi ile güneyi arasında ise, 10 38’lik enlem (paralel) farkı varır. Ancak, fark az olduğundan iklim üzerinde önemli bir etki yaratmamıştır. İlin, doğu - batı uç noktaları arasındaki kuş uçuşu uzaklık 216 km, kuzey - güney uç noktaları arasındaki uzaklık 144 km. dir. Yozgat, alan bakımından Türkiye’nin 15. İlidir. İlin; izdüşüm alanı ( km²) 13 597, gerçek alanı ise 14 123 km² dir. 
 

EĞİTİM DURUMU :

 

        İlimizde, 2004-2005 eğitim-öğretim yılında genel itibariyle; 733 okulun 4.093 dersliğinde, 104.382 öğrenci öğrenim görmekte ve 5.519 öğretmen görev yapmaktadır.

OKUL ÖNCESİ EĞİTİM : 

        İl genelinde; toplam 147 okul bünyesinde, 2891 öğrenci öğrenim görmekte olup,  226 öğretmen görev yapmaktadır.

İLKÖĞRETİM :

        Toplam 507 ilköğretim okulunda; 81.821 öğrenci öğrenim görmekte ve 3.932 öğretmen görev yapmaktadır. 2004-2005 eğitim öğretim yılında taşımalı sistem uygulaması kapsamında, 478 yerleşim  yerinden toplam 120 merkeze; ilköğretim 1-5. sınıflardan  3070 ve ilköğretim 6-8. sınıflardan  9.221 olmak üzere  toplam 10.545 öğrenci taşınmakta olup, bu öğrencilerin 5.338’i kız, 5.207’si erkek öğrencidir.

ORTAÖĞRETİM :

        İl genelindeki 79 lise ve dengi okulda; 19.670 öğrenci öğrenim görmekte, 1.361 öğretmen görev yapmaktadır. Buokullarımızın toplam derslik sayısı ise, 834'tür.
İl genelindeki orta öğretim kurumları  şöyledir:

OKULUN ADI

OKUL SAYISI

BAĞIMSIZ ANA OKULU

2

ANA SINIFI

93

İLKÖĞRETİM OKULU

507

LİSE

18

ANADOLU LİSESİ

4

FEN LİSESİ

1

ANADOLU ÖĞRETMEN LİSESİ

1

ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ

6

TEKNİK LİSE

2

ANADOLU TEKNİK LİSE

2

ANADOLU MESLEK LİSESİ

1

KIZ MESLEK LİSESİ

5

ANADOLU KIZ MES.LİSESİ

1

TİCARET MESLEK LİSESİ

4

ANADOLU TİC. MES.LİSESİ

3

İMAM-HATİP LİSESİ

9

ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ

1

ÇOK PROGRAMLI LİSE

13

SAĞLIK MESLEK LİSESİ

4

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



DERSLİK VE ÖĞRETMEN BAŞINA DÜŞEN ÖĞRENCİ SAYISI

Eğitim Kademesi

Öğrenci Sayısı

Öğretmen Sayısı

Derslik Sayısı

1 Dersliğe Düşen
Öğrenci Sayısı

1 Öğretmene Düşen
Öğrenci Sayısı

İlköğretim

81.821

3 932

3 259

25

21

Ortaöğretim

19 670

1 361

771

25

15

TOPLAM

104.382

5519

4093

 

 

 

 

 


NOT:  Ana sınıfı, ana okulu, Sağlık Meslek Lisesi ve Özel İlköğretim istatistik dışıdır.

ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI : 

        İlimizde özel öğretim  kurumları kapsamında; 1 Özel İlköğretim Okulu, 16 Dershane, 3 Bilgisayar  Kursu, 16 Yurt  ve  21  Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu faaliyet göstermektedir.

YAYGIN EĞİTİM :

        İl genelinde bulunan 14 Halk Eğitim Merkezinde, çeşitli branşlarda toplam 554 adet kurs açılmış olup, kayıt olan  kursiyer sayısı 16.637' dir. 2004-2005 eğitim yılı için kurs faaliyetleri doğrultusunda; yapılan alan taramalarına göre, beceri, sosyal-kültürel, meslek edindirme ve LGS ve ÖSS hazırlık kursları  açılmış olup, çalışmalar devam etmektedir. 
        Diğer yandan il  genelinde eğitimini sürdüren 9 adet Mesleki Eğitim Merkezinde 2004-2005 eğitim-öğretim yılında 61 öğretmen görev yapmakta olup, 968 çırak ve 742 kalfa  olmak üzere toplam 1864 öğrenci kayıtlıdır. 2003-2004 eğitim-öğretim yılında 409 kişiye kalfalık, 472 kişiye ustalık ve 91 kişiye de usta öğreticilik belgesi olmak üzere toplam, 979 kişiye belge verilmiştir.

YÜKSEKÖĞRETİM :

Bozok Üniversitesi

  • Mühendislik - Mimarlık Fakültesi,
  • İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,
  • Fen Edebiyat Fakültesi,

olmak üzere 3 fakülte ile,

  • Yozgat Meslek Yüksekokulu,
  • Sağlık Yüksekokulu (4 yıllık)
  • Akdağmadeni Meslek Yüksekokulu
  • Polis Meslek Yüksek Okulu

eğitim-öğretimini sürdürmektedir. Bu fakülte ve yüksekokullardaki 131 öğretim elemanı görev yapmakta olup, öğrenci sayısı şöyledir:

Öğretim Kurumu

 Kız

Erkek

Toplam

Müh.Mimarlık Fak.

176

697

873

Fen Edebiyat Fak.

405

621

1026

İktisadi-İdari Bil.Fak

101

169

270

Meslek Yüksekokulu

333

1363

1696

Sağlık  Yüksekokulu

180

-

180

Akdağmadeni MYO

99

349

448

 TOPLAM

1294

3199

4.493

 

 

 

 

 

 
EKONOMİK YAPI     

        İlin ekonomisi daha çok tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Halkın; yüzde 70’i, tarım, yüzde 20’si ticaret ve  yüzde 10’u  imalat sektöründe çalışmaktadır. İlin toplam yüzölçümü; 1 412 300hektar olup bunun; 53 459  hektarını kültüre elverişsiz arazi ve yerleşim alanları, 1 358 841  hektarı ise kültüre elverişli araziden oluşmaktadır.
        Tarım sektöründe kuru şartlarda yapılan tahıl üretimi egemendir. Orta büyüklükteki işletmeler önemli bir grup oluşturur. Küçük işletmeler ve ortakçılık ilişkileri yaygındır.

İl genelindeki kültür arazisi durumu şöyledir:

Genel Kültür 1.358.840
Ormanlık 257.552
Çayır mera 276.156
Meyvelik 2.213
Bağlık 6.065
Sebzelik 9.967
Tarla 806.887

 

 

 

         


TARIMSAL ÜRETİM :

        Tarım ürünlerinden; buğday, arpa, mercimek, nohut ve fasülye, ekilebilir alanların büyük bir bölümünü kaplamaktadır. İldeki sebzecilik, genelde tüketime yöneliktir. 
  
HAYVANCILIK : 
                          
        Hayvancılık, ilin  ekonomisinde büyük bir yer tutmaktadır. İl genelinde toplam;  160 547   büyükbaş, 286 442   küçükbaş ve  8 192    iş hayvanı mevcuttur.   İlin hayvansal ürünleri üretim durumu  yıllık bazda şöyledir:

ÜRÜN ÜRETİM
Süt   (kg) 103.524.500
Süt ürünleri (kg) 2.231.379
Et (kg) 1.213.236
Yün-kıl Yapağı (kg) 386.148,5
Yumurta (adet) 342.652.500
Deri (adet) 28 928
Bal (kg) 17 850

 

 

 

 

 

ORMANCILIK :

        İlimiz genelinde,  Akdağmadeni ve Çayıralan Orman İşletme Müdürlükleri faaliyet göstermektedir. İlimiz topraklarında; 85 172 ha koru, 144 938 ha baltalık olmak üzere toplam 230 110 hektar ormanlık alan mevcuttur. Baltalık ormanlardan, yakacak ve sanayi odunu, koru ormanlarından ise, endüstriyel ürünler üretilmektedir. İlimiz topraklarının %16,2’si ormanlık alanlarla kaplıdır.

SANAYİ :

        İlimizde, kamu sektörüne ait  Şeker Fabrikası bulunmaktadır.

Şeker Fabrikası:

        405 000 Ton/yıl pancar işleme kapasiteli olup, yılda 62.775 ton şeker,  16 412 ton melas 106 000 ton küspe elde edilmektedir. Şeker Fabrikasında 71 sözleşmeli personel, 6 adet memur, 189 daimi işçi ve 323 geçici işçi olmak üzere toplam 589 kişi görev yapmaktadır.

        Organize Sanayi Bölgesinin  yatırıma açılması ve Ekonomik OHAL Yasası (4325 Sayılı Kanun) ile  birlikte sanayide  bir canlılık başlamıştır. İl genelindeki işletmelerin dağılımı şöyledir:

SEKTÖRÜN ADI      

TESİS SAYISI

Un Fabrikası

49

Tuğla Fabrikası

14

Yem Fabrikası

5

Konfeksiyon Sanayi

7

Plastik İşleme Fabrikası

8

Mobilya Fabrikası

8

Süt ve Süt Ürünleri

10

Tavukçuluk İşletmesi

8

Kömür İşletmesi

2

İnşaat Malzemeler Sanayi

3

Ayçiçek Yağı Fabrikası

1

Tuz Fabrikası

1

Şeker Fabrikası

1

Seramik Fabrikası

1

Menba Suyu İşletmesi

1

Kurşun ve Çinko İşletmesi

3

Ayakkabı Fabrikası

1

Kraft Torba Fabrikası

1

Dondurulmuş Patates Ürünleri Fabrikası

1

Çimento Fabrikası

1

Bira Fabrikası

1

Bakliyat Eleme Tesisi

1

TOPLAM

128

                                                           
                                               

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 






YOZGAT ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ’NDE FAALİYETTE BULUNAN FİRMALAR LİSTESİ

S.N

FİRMA ADI

ÜRETİM KONUSU

TELEFON (0354)

1

Yozgat Deniz  Mobilya

Mobilya

55811 39 -40

2

Steril Mediko Ltd. Şti

Tıbbî malzeme

55811 77 – 78-79

3

Taşba Ltd Şti

Mobilya

558 11 37 - 38

4

Sera Yapı AŞ

Yapı kim

558 11 62- 63

5

Çelik şahin Ltd Şti

Gıda

558 11 72- 73

6

Erensan Isı Tekniği AŞ

Makine

558 11 21 – 22- 23

7

Delta Tarım AŞ

Tarım Kim.

558 11 34 -35

8

Ambulans İlk Yardım AŞ

Sağlık

558 11 45 -46

9

Prizma Tekstil

Konfeksiyon

558 11 00 -01- 02

10

Uçar Kid Oyuncak

Plastik

55811 55 - 56

11

Zekeriya Demir-Neşet Şahin

Cam Mozaik

558 10 20 – 11 28

12

Yimteks  Yimpaş AŞ

Konfeksiyon

558 10 31 (25 hat)

13

BETAŞ Parke

İnşaat

558 10 49

14

Yeşiloğlu Plastik

Plastik

558 11 86 -48

15

Şahin Yapı Kim. Mak.Ltd Şti

Gıda

558 11 28 -29m -30

16

Elit Farma Ecz.Lev.Tıp.Ltd Şti

Elektirik Sanayi

558 11 68- 69

17

Metaform Metal Tic. Ltd Şti

558 11 12- 13

18

Dekora Mobilya Tic.Ltd.Şti

Med. Ofis

558 11 12

19

Gözdem Talş.İm.Tic.Ltd.Şti

Oto yan sanayi

558 11 58-59

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 





Adres  :Organize Sanayi Bölgesi- Saray /YOZGAT

MADENCİLİK :

        Yozgat ili yeraltı madenleri bakımından oldukça zengindir. İşletilen madenler  kömür,  kurşun ve çinkodur. 
        Kömür yatakları Sorgun ilçesinde bulunmakta olup, işletme adları ve yılık üretimleri şöyledir:

FİRMANIN ADI

ÜRETİMİ

Yeni Çeltek Kömür İşletmesi  ( Linyit)

200.900 Ton/Yıl

Doğan Madencilik Kömür İşletmesi (Linyit)

52.500 Ton/Yıl

Madsan Madencilik Kömür İşletmesi (Linyit)

Kapalı

                                                                                      

 

 



İl genelinde çıkarılan  kurşun ve çinko  durumu  aşağıdaki tabloda görülmektedir:

FİRMA ADI

ÜRETİMİ

YERİ

Rasih ve İhsan Maden Ltd. Şti (Çinko,Kurşun)

10.000 Ton/Yıl

Akdağmadeni

Mazhar Tanrıkulu (Çinko Oksit, Külçe Çinko)

2.940 Ton/Yıl

Sekili -Yerköy

Neflor Mikronize Mineral Mad.Dan.Tic.Ltd.Şti.
(Zenginleştirilmiş Flourit Madeni)

8.380 Ton/Yıl

Yerköy

      

       
        


        Bölgenin jeolojik yapısı incelendiğinde temel yapının; mateformik kayaçlar,bazik kayaçlar, asidik kayaçlar, tortul kayaçlar olduğu görülmektedir.İlimiz, kayaç türleri yönünden; mermer, kömür, uranyum, kurşun, çinko, demir, flourit, turmolin ve kuvarsit madenleri bakımından zengindir.  

NÜFUS:

        Yozgat, il merkezi nüfusuna göre ülkemizde 57. sırada yer almaktadır. İlin genel nüfusu, 2000 yılında yapılan genel nüfus sayımı kesin sonuçlarına göre; 682 919 olup nüfus artış hızı  binde 16,55' tir. 1997 Yılında yapılan nüfus tespiti sonuçları ile 2000 yılında yapılan genel nüfus sayımı kesin sonuçları arasında  bir mukayese yapıldığında  nüfusun 68 660 kişi arttığı görülür.Toplam  nüfusun; 
  
        % 53,85’i  köylerde, 
        % 46,15’i de şehir merkezinde yaşamaktadır 
        İlin nüfus yoğunluğu ise 48,3’tür.
     
2000 yılı genel nüfus sayımı kesin sonuçlarına göre; 

        İl merkezinde  73 930 kişi, 
        Şehir merkezlerinde 315 156 kişi, 
        Kasaba ve köylerde  367 763 kişi,
yaşamaktadır. 2000 yılı genel nüfus sayımı kesin  sonuçlarına göre ilin nüfus durumu tabloda görüldüğü gibidir:

İLÇE

TOPLAM
NÜFUS
 

ŞEHİR
NÜFUSU
 

KÖY
NÜFUSU
 

 
KADIN
 

ERKEK

KÖY
SAYISI

BELDE SAYISI

YÜZ
ÖLÇÜM
Km²

YOĞUNLUK

MERKEZ

113 614

73 930

39 684

55658

57956

95

3

2054

55

AKDAĞMADENİ

61 373

20 312

41 061

31240

30133

82

3

1849

33

AYDINCIK

25 955

6 437

19 518

12803

13152

21

4

374

69

BOĞAZLIYAN

67 184

29 719

37 465

32233

34951

23

9

1636

41

ÇANDIR

19 037

13 449

5 588

9257

9780

3

1

99

192

ÇAYIRALAN

32 880

14 046

18 834

16285

16595

18

4

1261

26

ÇEKEREK

40 689

12 339

28 350

21018

19669

41

4

750

54

KADIŞEHRİ

23 317

5 200

18 117

12099

11218

28

1

508

46

SARAYKENT

26 077

9 224

16 853

12990

13087

16

3

189

138

SARIKAYA

58 026

22 102

35 924

29153

28873

56

3

975

60

SORGUN

120 262

53 884

66 378

60189

60073

87

10

1782

67

ŞEFAATLİ

30 013

13 728

16 285

15026

14987

41

3

827

36

YENİFAKILI

15 603

8 558

7 045

7405

8198

6

1

505

31

YERKÖY

48 889

32 228

16 661

24772

24117

58

2

1263

39

TOPLAM

682 919

315 156

367 763

340128

342789

575

51

14.072

 
49
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



2004  yılında il geneli itibariyle; 
        15 908  doğum, 
          5.097  ölüm, 
          7.722 evlenme, 
             939  boşanma, 
olayı gerçekleşmiştir.  

İL NÜFUSUNUN SAYIM YILLARINA GÖRE DAĞILIMI

Sayım Yılı

Toplam Nüfus

1927

208628

1935

261821

1940

276611

1945

287371

1950

324469

1955

391880

1960

402400

1965

437863

1970

464410

1975

500371

1980

504433

1985

535301

1990

579150

1997

614.259

2000

682.919

 

 

 

 

 

 

 

 



SAĞLIK DURUMU:


        İl genelinde 1 Doğumevi ve 11 Devlet Hastanesi hizmet vermektedir. Ayrıca; 99 Sağlık Ocağı 237 Köy Sağlık Evi mevcuttur. 
         
İl genelindeki sağlık tesisleri şu şekildedir:

Devlet Hastanesi 11
Doğum Evi 1
Sağlık Ocağı 100
Köy Sağlık Evi 237
Verem Savaş Dispanseri 6
Sağlık Meslek Lisesi 4
Uzman Hekim 79
Pratisyen Hekim 216
İl Geneli Yatak Kapasitesi 880

 

 

 

 

 

       
        İl genelinde;  79  uzman ve 216 pratisyen olmak üzere toplam 295 hekim görev yapmaktadır. İl genelinde doktor başına 2 314 kişi düşmekte olup, hastanelerin toplam yatak kapasitesi 880’dir.
        

ÖZEL SAĞLIK İŞLETMELERİ

Poliklinik Sayısı

2

Radyoloji Laboratuarı  Sayısı

1

Röntgen Sayısı

1

Sağlık Kabini Sayısı

6

Serbest Hekim Sayısı

88

Serbest Diş Hekimi Sayısı

38

Eczane Sayısı

93

Fenni Gözlükçü Sayısı

10

 

 

 

 

 

 
GENÇLİK VE SPOR:

        İlimiz merkezinde, 1989 yılında açılan "Güreş Eğitim Merkezi" faaliyet göstermekte ve 29 öğrenci barınmaktadır. Bu öğrencilerin başarı durumları olukça yüksek olup, genelde üstün dereceler elde etmektedirler. İlimizde genellikle futbol, güreş, basketbol ve hentbol dalında önemli dereceler elde edilmektedir. 
        Ayrıca, İl merkezinde bulunan  “Gençlik Merkezi” 1000 kişi seyirci kapasitesine sahip olup,  her türlü faaliyet için kullanışlıdır. 2000 Yılında hizmete giren bu merkezin sahnesi de mevcuttur.  Yine il merkezinde "Celal Atik" ve "Rasim Kayhan" adlarını taşıyan  iki adet kapalı spor salonu hizmet vermektedir.
        İlimizde, amatör sporun gelişmesi için özverili çalışmalar sürdürülmekte olup bu yönde Yozgat Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu da hizmet vermektedir.
        İlimiz merkez ve ilçelerinde toplam 28 spor tesisi hizmet vermektedir.  Bu tesislerin toplam seyirci kapasitesi  25.200 kişidir. Şehir merkezinde bulunan “şehir Stadyumu toplam 10 bin seyirci kapasitesine sahip olup, ışıklandırma sistemi de tamamlanmıştır. Hizmet vermekte olan futbol sahalarımızdan; çim yüzeyli olanları şöyledir:

ADI SEYİRCİ KAPASİTESİ
Yozgat Bozok 10.000
Akdağmadeni 1500
Aydıncık 500
Çayıralan 1500
Saraykent 500 

 

 

 

 

    
        İlimizi temsilen, Türkiye futbol liglerinde; ikinci lig klasman grubu A kategorisinde  YOZGATSPOR  mücadele etmektedir. Diğer yandan   il genelinde futbol branşı bazında, 1.AMATÖR KÜME’de 14 kulüp  ve 2. AMATÖR KÜME’de ise,  9 kulüp olmak üzere toplam 23 futbol kulübü mücadele etmektedir.İlimizdeki sporcu sayılarının branşlara göre

Hentbol 71
Basketbol 210
Karate 39
Güreş 26
Masa tenisi 87
Satranç 14
Atletizm 32
Boks 21
Taekwan-Do 58
TOPLAM 511

 

 

 

 

 



YOZGAT’TAN YETİŞEN ÜNLÜ SPORCULAR

Celal ATİK-Güreş
Nasuh AKAR-Güreş
Necmi GENÇALP –Güreş
Ercan YILDIZ    _Güreş
İrfan KİRAZLI –Güreş
Ümmet KAYA –Güreş
Mahmut  ÖZCAN- Güreş
Yusuf  YEŞİLYURT -Güreş
Mustafa ÇETİNYÜREK -Güreş
Cengiz YAĞIZ –Taekwando
Mehmet GENÇ –Atletizm
Yasin YAĞIZ –Taekwando
Kadir YAĞIZ –Taekwando
Aylin DAŞTELEN - Halter
İlhan ÖZBAY  - Futbol
Bülent ÖZTÜRK - Futbol
Şevki KOÇ  - Futbol
Mehmet Yozgatlı  - Futbol 

YEREL BASIN:  

TELEVİZYON VE RADYOLAR :

ADI

YAYIN YERİ

TEL

FAKS

ADRES

Rtv-66

Merkez

212 44 05

217 24 46

A.Menderes Bul. Ümran Apt. No:5 YOZGAT

Süper FM

Merkez

217 07 75

212 95 95

Medrese Mah. E.Üzüm Pazarı Yayla Apt. No:5 YOZGAT

Akdağ FM

Akdağmadeni

314 32 00

 

Ahisavi Mah. Hanlar Sok.  AKDAĞMADENİ

Boğazlıyan FM

Boğazlıyan

645 32 15

645 33 61

Kayseri Cad. Emn. Müd. YanıAykoç Tic. Üstü Kat:2 BOĞAZLIYAN

Eray FM

Boğazlıyan

645 17 62

 

Çarşı İçi Ziraat Bankası Karşısı BOĞAZLIYAN

Yıldız FM

Sorgun

415 35 05

 

Bahçelievler M. Atatürk Bul. Uğur Apt. Kat:1 SORGUN

Aydın FM

Sorgun

415 62 72

415 65 43

Aydınlıkevler  Mah.Sivas Cad. Alan Apt. No:58 SORGUN

Huzur FM

Sorgun

415 54 14

415 58 18

Bahçelievler Mah. Atatürk Bul. Özel Apt. Kat:1 No:8 SORGUN

Sorgun FM

Sorgun

 415 65 43 

 415 59 72

Agahefendi Mah. Sivas Cad. Üzeri Yıldız Apt. Kat:1 No:1 SORGUN

Kılıçaslan FM

Şefaatli

564 1966

 

Bahçelievler Mah. H.B. Kalabut Cad. Yeşilyurt Cami Arkası  ŞEFAATLİ

Yerköy FM

Yerköy

516 41 41

 

Yeni Mah. Kırşehir Cad. Manav Sok.  YERKÖY

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

GAZETELER:

Adı

Yayın Yeri

Sahibi

Yayın Periyodu

Telefon

 

Faks

ADRES

İleri

Yozgat

Mükremin KAYHAN

Günlük

217 0777

2172476

Sakarya C. No:10/A  YOZGAT

Yeni Ufuk

Yozgat

Bekir ÇAYLAK

Günlük

212 3232

217 9100

Bankalar C. No:14    YOZGAT

Yozgat Haber

Yozgat

Ruhi BACANLI

Günlük

217 0091

212 8748

Abide İşhanı No:32   YOZGAT

Yozgat

Yozgat

O. Hakan KİRACI

15 Günlük

212 4646

217 4545

Medrese Mah. Çağrı Apt. Kat:1 YOZGAT

Sürmeli

Yozgat

Mehmet KALABALIK

 15 Günlük  

217 74 40

772 3576

Hal İçi Sıra Mağazalar No:96 YOZGAT

Bozok Kent

Yozgat

Murat BAĞÇECİ

Haftalık

212 20 55

212 2455

Tol Çarşı 2/6 Yozgat

Kümbetova Haber

Aydıncık

İsmail TEKİN

Haftalık

487 1199

-

Yeniyol Mah. Çeliksular Karşısı ÇEKEREK

Akdağ haber

A.madeni

Muammer YILDIz

Salı,Cuma

314 14 66

 

Sakarya Cad. Ziraat Bankası Altı AKDAĞMADENİ

Doğan Güneş

A.madeni

Nuh AYDINER

Pazartesi, Perşembe

314 10 16

 

Hanlar Sok. No:48 AKDAĞMADENİ

Boğazlıyan Haber

Boğazlıyan

Ruhi BACANLI

Günlük

645 20 77

645 5255

Çarşı mah. y. Beyazıt Cad. Ara Sok. No:10 BOĞAZLIYAN

Çağlayan

Boğazlıyan

Ayhan TARİKÇİ

Günlük

645 1239

645 1239

Hükümet Binası Karşısı No:1 BOĞAZLIYAN

Çayıralan Haber

Çayıralan

Abdulbaki KARATAŞ

Pazartesi

736 11 10

736 1110

Cumhuriyet Mah. Cum. Cad.No:34/A ÇAYIRALAN

Çekerek'in Sesi

Çekerek

Eyyup YILDIZ.

Cuma

468 16 39

 

Yeniyol Mah. Adnan Cad. Kent Sok. No:6/B ÇEKEREK

Çekerek Hür Haber

Çekerek

İbrahim AÇIKGÖZ

Pazartesi

468 38 56

   

Sorgun Cad. Aygaz Bayi Altı ÇEKREK

Gerçek Haber

Sorgun

Feridun Yılmaz

Günlük

415 11 11

415 8752

Atatürk Bulvarı No:25/D SORGUN

Selam

Sorgun

Durali DOĞAN

Günlük

415 20 20

415 2020

Atatürk Bulvarı Özel Ap. No:29/D SORGUN

Sıla Haber

Sorgun

Rasim DOĞAN

Günlük

415 97 98

 

Atatürk Bul No:18/B 10 Katlı Bina Altı  SORGUN

Sorgun Postası

Sorgun

Doğan ÖZMEN

Günlük

415 17 07

415 1707

Atatürk Bulvarı Müftüoğlu Cad.No:13 SORGUN

Sarıkaya Gazetesi

Sarıkaya

Salim BOLAT

Salı, Çarşamba, Cuma

772 40 96

772 3576

N. Şener Bul. SGS Yanı SARIKAYA

Yöre Haber

Sarıkaya

Bahri TEK

Salı, Çarşamba, Cuma, C.ertesi

772 21 22

772 4850

N. Şener Bul. Kanal Üstü Dükkanları sonu SARIKAYA

Yerköy Gazetesi

Yerköy

Yakup KAYHAN

Perşembe

516 1399

 

yeni Mah. Bedri Aydın C. Uzun Sok No:43/2 YERKÖY

Yozgat Havadis

İstanbul

İhsan KARAMAN

Aylık

0212 493 3029

493 3029

Carmen Matbacılık  İSTANBUL

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



ULUSAL BASIN TEMSİLCİLERİ
  

ADI

İL TEMSİLCİSİ

TEL

FAKS

GSM

ADRES

Anadolu Ajansı

Seyfi ÇELİKKAYA

217 5428

212 61 38

0532 26022 68

İstanbullu M. Nurdoğdu Apt. Kat:1/1 YOZGAT

İhlas Haber Ajansı

Ömer ERTUĞRUL

217 07 32

212 3114

0505 388 77 38 

Saat Kulesi Karşısı Açıkgözler Fırın Üstü YOZGAT

Cihan Haber Ajansı

Aydın HIZLICA

212 46 62

217 5161

05327240390
05353009359

Lise Cad. zeki Apt. 1/1 YOZGAT

Doğan Haber Ajansı

Harun GÖKÇEOĞLU

212 10 85

 

 0536 381 18 22

 

Yurt Haber Ajansı

Erhan ÖZER

 

 

0542 628 76 50

 

Bugün ve Dünya Gzt

Osman Hakan KİRACI

212 4900

217 45 45

 

Medrese Mah. çağrı Apt. Kat.1 YOZGAT

Sabah  Gazetesi

Tarık YILMAZ

217 07 77

217 2476 

 

Sakarya Cad. No:10/A YOZGAT

Yeni şafak

Mustafa ERGÜL

212 72 32

 

0544 597 07 85

 

 

 













 




 








 

 

yozgat hakında bilgi
 

 
 
Bugün 3 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol